Uluslararası medya kuruluşları ve insan hakları örgütlerinin analiz ettiği materyallere göre, ABD’nin daha önce 'soykırım suçu işlemekle' suçladığı HDK milisleri, yüzlerce kişiyi infaz etti; bazı durumlarda bu infazları kameraya aldı.İngiliz Financial Times gazetesinin haberine göre, uydu fotoğraflarında geniş alanlarda kırmızı lekeler görüldü; bunların 'kan izleri' olduğu tahmin ediliyor.Görüntüler ayrıca, tıbbi tesislerin ve konut bölgelerinin çevresinde onlarca cesedin bulunduğunu ortaya koydu. Yardım kuruluşları bu sahneleri 'toplu katliam' olarak nitelendirdi.

HASTANEDE 'SAHA İNFAZI'
Uluslararası yardım kuruluşlarından yetkililer, HDK birliklerinin Faşir’deki Suudi Hastanesi’nde 'saha infazları' gerçekleştirdiğini ve aralarında hastalar, refakatçiler ve sağlık çalışanlarının da bulunduğu en az 460 kişinin öldürüldüğünü bildirdi. Hastanenin bazı bölümlerinin de baskın sırasında zarar gördüğü belirtildi. Bağımsız kaynaklarca doğrulanan videolarda, silahlı milislerin kamu binalarında alıkonulan kişilere ateş açtığı görülüyor. Tanıklar, HDK güçlerini cinsel saldırılar, yağma ve yardım depolarının talanı gibi ağır ihlallerle suçladı. HDK komutanlığı ise tüm iddiaları reddederek 'varsa bireysel ihlallerin araştırılacağını' ve 'sivillerin güvenliğinin öncelikli olduğunu' savundu. Ancak uluslararası gözlemciler, bu açıklamaların samimiyetinden şüphe ediyor ve Faşir’de yaşananların 2003 Darfur katliamlarını hatırlattığını belirtiyor.

150 BİNDEN FAZLA KİŞİ ÖLDÜ
2023’te Sudan ordusu ile HDK arasında patlak veren iç savaşın odak noktası haline gelen Faşir kuşatması, ülkeyi tarihin en büyük insani felaketlerinden birine sürükledi.Birleşmiş Milletler’e göre, çatışmalar 150 binden fazla kişinin ölümüne ve 14 milyondan fazla kişinin yerinden edilmesine neden oldu.HDK güçleri, şehre gıda girişini engellemek için toprak barikatlar kurarak Faşir’i izole etti. Geçtiğimiz pazar günü ise şehrin havaalanı ve askeri üssünü ele geçiren birlikler, Sudan ordusunu Darfur’daki son mevzilerinden tamamen çıkardı.
'YAKLAŞAN ETNİK TEMİZLİK'
BM, Faşir’in düşmesinin HDK’nin Darfur’daki beş eyalet başkentinin tamamını kontrol altına aldığı anlamına geldiğini belirtti.
Bu durum, ülkenin bir buçuk yılı aşkın süredir süren iç savaşında yeni ve karanlık bir dönemin başlangıcına işaret ediyor.
Uluslararası yardım kuruluşları, son günlerde 30 binden fazla sivilin şehirden kaçtığını bildirirken, iletişim hatlarının kesilmesi nedeniyle bölgeye insani yardım ulaştırılamıyor.
Birleşmiş Milletler, Darfur’da 'yaklaşan etnik temizlik' tehlikesine karşı uyarıda bulunuyor.

CANCAVİD MİLİSLERİ
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK), Arapça adıyla al-Quwwat al-Da’m al-Sari, Sudan ordusuna bağlı görünüp fiilen ondan bağımsız hareket eden paramiliter bir güçtür. Kökeni, 2000’li yılların başında Darfur bölgesinde faaliyet gösteren Cancavid (Janjaweed) milislerine dayanır. Bu milisler, o dönemde Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir tarafından Darfur’daki siyah Afrikalı etnik gruplara karşı kullanılan, 'rejimin kirli savaş aygıtı' olarak tanımlanıyordu. 2013 yılında Beşir yönetimi, Cancavid milislerini kurumsallaştırarak resmî statüye kavuşturdu ve HDK adını verdi. Komutasına, Darfur kökenli Rizeygat kabilesinden Muhammed Hamdan Dagalo (Hamidti) getirildi.
BELGELENMİŞ SUÇLARI
HDK, son yirmi yılda hem Darfur soykırımı sırasında hem de 2023’te başlayan iç savaşta çok sayıda savaş suçu, insanlığa karşı suç ve etnik temizlik eylemiyle suçlandı.
Bu suçlar, Birleşmiş Milletler (BM), Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) ve birçok bağımsız medya kuruluşu tarafından belgelenmiştir.
Başlıca ihlaller:
2003–2005 arasında Darfur’da 300 binden fazla sivilin ölümüyle sonuçlanan saldırılarda aktif rol aldı.
Yüzlerce köy yakıldı, sivil nüfus toplu halde öldürüldü.
Kadınlara yönelik sistematik tecavüz ve cinsel saldırılar uluslararası raporlara girdi.
Yardım konvoyları, hastaneler ve gıda depoları dahil olmak üzere sivil altyapı hedef alındı.
2023–2025 döneminde özellikle Darfur’un kuzeyindeki Faşir kentinde yüzlerce sivilin infaz edildiği belgelendi.
BM, HDK’nin özellikle Fur, Masalit ve Zaghawa gibi siyah Afrikalı kabileleri hedef aldığını belirtti.
Bu eylemler nedeniyle HDK’nin komutanı Hamidti ve üst düzey kadrosu, birçok uluslararası kurum tarafından soykırım ve insanlığa karşı suç işlemekle itham edildi.

EN BÜYÜK DIŞ DESTEKÇİSİ BAE
HDK, görünüşte Sudan ordusuna bağlı olsa da, son yıllarda bağımsız bir savaş gücü haline geldi ve çok sayıda dış aktörden destek aldı. Bu destekler hem askerî hem finansal hem de lojistik düzeyde oldu. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), grubun en güçlü dış destekçisi konumunda; HDK’ye silah, mühimmat, yakıt ve finansman sağladığı belgelendi. Darfur’daki altın madenlerinden elde edilen gelirin, BAE üzerinden ticaretle akladığı bilinmekte. Uydu verileri, gruba Çad ve Libya üzerinden BAE menşeli sevkiyatlar yapıldığını göstermekte.
DİĞER DESTEKÇİLER VE FİNANSMAN
2017’den itibaren Rus Wagner Grubu, HDK’ye askeri eğitim, silah tedariki ve istihbarat desteği vermeye başladı. Karşılığında ise Sudan’daki altın madenlerinden pay aldı.Öte yandan, HDK’nin finansal omurgasının, Hamidti ailesine ait al-Junaid Group adlı şirket olduğu bilinmekte. Şirket, altın ticareti, inşaat ve taşımacılık üzerinden paramiliter gücü finanse etmekte.Çad, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Güney Libya’daki silahlı gruplarla ittifak kuran HDK''nın, bu gruplarla karşılıklı olarak yakıt, gıda ve mühimmat takası yaptığı bilinmekte.