ABD’de yaşayan Nur Köşker'in açıklamaları ise şöyle;
"Herkes neden bu zamana kadar sustun diyor. Önce buna bir açıklık getirmek isterim.
Birincisi kendimi asla güvende hissetmiyordum. Ne yaparsa yapsın başına bir iş gelmediğini gördüğümüz karanlık, derin bir adamdı.
İkincisi o dönemde evliydim. Korumam gereken bir ailem ve eşim vardı. Bu durumdan birine bahsetmem mümkün değildi.
Geleyim ne olup bittiğine. Uzun süredir devam eden bir taciz süreci vardı. Genel yayın yönetmeliğine getirilir getirilmez de ekrandan almakla tehdit etmeye başladı.
En sonunda da 'Ya bu iş böyle olur ya da oturur masada haber yazarsın' dediği için istifa edip kanaldan ayrıldım.
O gün bana bu cümleyi kuracağını bilseydim kesinlikle o odaya telefonumun ses kaydını başlatarak girerdim.
Sonrasında herkese 'Editörlük yapmamı istedi ve kabul etmedim o yüzden işten ayrıldım' dedim.
Mevzu benim dışımda ayyuka çıkınca yavaş yavaş yakın çevreme bu durumdan bahsettim.
Sabahın 5'inde 'Endamını masanın arkasına saklamışlar, yönetmene söyle LED'in önüne geç' diye spikerine mesaj atan bir genel yayın yönetmeni olabilir mi?
Ben utanarak yazıyorum kendisi zira utanmıyordu. Bu mesajı attığında üstümde etek vardı. LED'in önüne geçmemi isteme sebebi de buydu.
Kimsenin özel hayatını nasıl yaşadığı ya da ne kullandığı beni asla ilgilendirmiyor.
Niyetim kimseyi ahlaki üstünlük üzerinden eleştirmek değil. Zaten haddim de değil. Derdim, bu uyuşturucu ve sapıklık denklemine dahil olmayı reddettiğim için işsiz kalmış olmak.
Kibirden algılamayın ne olur ama sorarım size; 3 dili olan, 21 yaşından beri bu sektöre emek vermiş, Boğaziçi Üniversitesi'nden 2 bölüm bitirerek mezun olmuş, Amerikalı siyasetçilerin simultane tercümesini dahi yapabilen, meslek hayatı boyunca sadece başarılarıyla anılmış biri neden sistematik olarak işsiz kalır?
Ki bu benim maalesef ilk kez bu sebeple işsiz kalışım değil. Sırf yöneticileriyle gayri ahlaki ilişkiler yaşamayı reddediyoruz diye ya da arkamızda siyasi bir destek yok diye biz kadınlar neden sürekli bu sistemden eleniyoruz?
Ben neden artık kendi memleketimde çok aşık olduğum, çok da severek yaptığım mesleğimi ahlaki bir çerçeve içerisinde icra edemediğim için ülkeden göçmek, kıta değiştirmek zorunda kalıyorum?
Özetle Habertürk'ten ayrılma sebebim bu tehditlerdi. Çok üzülerek söylüyorum ki ne ilk, ne de tekim.
Oyunculuk sektöründe yaşanan rezilliklerin bin beteri yaşanıyor medya sektöründe.
Kimsenin de bu olup bitenlere çıtı çıkmıyor. Spikerlik yapabilmek için ben ve birçok değerli kadın spiker arkadaşım bu gayri ahlaki ilişkilere zorlanıyoruz.
Son çalıştığım kanallardan birinde sadece bir hafta yayın yapabildim. Çünkü programın sponsoru kendisiyle yemeğe çıkmayı reddettiğim için programı başka birinin sunmasını istedi.
Bu baskı tek bir kişi ve tek bir kanalla sınırlı değil."