Son Gazeteci GENEL AVUKAT REZAN EPÖZDEMİR O İDDİALARA ADETA ATEŞ PÜSKÜRDÜ!

AVUKAT REZAN EPÖZDEMİR O İDDİALARA ADETA ATEŞ PÜSKÜRDÜ!

Avukat Rezan Epözdemir, "rüşvete aracılık etmek" suçlamasıyla 14 Ağustos'ta tutuklandı.Epözdemir tutuklu bulunduğu cezaevinden,hakında konuşan ve sosyal medya hesabı üzerinden yazı yazan,aralarında Zihni Çakır,Rasim Ozan Kütahyalı ve Şamil Tayyar adlı kişilere karşı (X) üzerinden cevap niteliğinde yazılar yazarak cevap verdi.

Okunma Süresi: 9 dk

Avukat Rezan Epözdemir’in sosyal medya hesabı (X) üzerinden çeşitli kişilere verdiği mesajlar ise şöyle;

 

 

 

-Bu Zihni denilen müfteriyi iyi tanıyın. Yıllar önce FETÖ Terör Örgütünün kumpas dosyalarında, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında, hiçbir somut bilgi ve belgesi olmadan sanıklar aleyhine ifade vererek insanların hayatını kararttı. Sonra eline tutuşturulan ihbar dilekçesiyle bana kumpas mahiyetinde iftira attı. 5 aydır tek kişilik hücrede tutukluyum. Adalet mutlaka tecelli edecek ama ailemin, eşimin, müvekkillerimin ve çocuklarımın sağlığını ve psikolojisini bozdu, ahını aldı. Bizim de depremzede ailelerin avukatlığını yaptığımız ve 35 canımızı yitirdiğimiz depremin sembol davalarından olan Ezgi Apartmanı davasında duruşmaya giderek kolon kestiği iddiasıyla yargılanan sanıklar lehine, herkesin tahmin ettiği motivasyonla açıklamalar yaptı. Öyle ki bu dosyanın mağdur depremzedeler lehine 3. defa bilirkişi heyetine gitmesini dahi tutukluyken bana bağladı. Ailelerini, umutlarını ve yarınlarını kaybeden depremzede ailelerin ahını aldı ve sonuçta dün akşam tutuklandı. Allah çok büyük, Allah’ın adaleti şaşmaz...


 

-Kamuoyunun bildiği bir davada şikayetçi vekili olarak kendisini yargılattığım, kıymetlimiz olan boşnaklarla ilgili ahlaksız ifadelerine karşı gösterdiğim tepki ve açıklama, ayrıldığı eşinin kendisine karşı şiddet uyguladığına ilişkin iddiaları üzerine sosyal medyada aleyhine yaptığım açıklama nedeniyle bana kişisel husumet besleyen ve bu hasmane tavırların etkisiyle hakkımda aşağılıkça yalan atmayı alışkanlık haline getiren Rasim Ozan Kütahyalı isimli müfteri hakkında bugün itibarıyla savcılığa şikayetçi oldum ve manevi tazminat davası açtım. Hakeza bütün paylaşımlarıyla ilgili de sonuna kadar hukuki yollara başvuracağım. Bu kabarık sicili nedeniyle normal bir toplumda insan içine çıkamayacak olan bu şahıs, sansasyonel kaygılar ve magazinel dürtülerle insanlara iftira atmayı ve itibar suikastı yapmayı alışkanlık haline getirmiştir. Fetö terör örgütünün bankasından aldığı olağanüstü avantajlı kredi ile satın aldığı yalısında oturan, açık kaynaklarda yer alan köşe yazılarında fetö terör örgütüne ve üyelerine methiyeler düzen ve örgüt propagandası yapan bu şahsın hala bu suçlar nedeniyle yargılanmaması sebebiyle güç zehirlenmesi yaşaması manidar ve düşündürücüdür. Bu durum hukuk devletinin kavram ve kuramlarına ceza yargılamasının temel ve evrensel prensiplerine aykırıdır. Son tahlilde daha yakın zamanda halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaydığından bahisle gözaltına alınıp adli kontrol altına alınan, söylediği 10 lafın 9u yalan 1’i şüpheli olan bu müfterinin açıklamalarına itibar edilmemesini ve kendisiyle yargı önünde hesaplaşacağımı kamuoyunun bilgilerine sunarım.


 


 

-10 Aralık 2025 tarihinde söylemiş miyiz? Ben senin gibi alkol bağımlısı bir müfteri değilim, programlara sarhoş çıkmıyorum. Beni tanıyan herkes bilir ki ben sigara ve alkol kullanmam. Dosyayla sabit olduğu üzere eşimle evlilik yıldönümümüz için Barcelona’ya gittik, akşam da konsolos hanımefendi yemeğe davet etti ve tesadüfen karşılaştık. Bir daha da karşılaşmadık, bunu bile bile algı oluşturmak ve itibar suikastı yapmak için bunu yapan ahlaksız ve şerefsizdir. Bizim senden farklı olarak sosyalleşme sürecimiz ve değer yargılarımız var ve böyle gayriahlaki ve haysiyet dışı iddia ve yaşam tarzları bizimle yan yana gelemez. Sen önce kendi siciline bir bak, kıymetlimiz olan Boşnak halkına söylediklerine, eski eşin hanımefendinin şiddet iddialarına, fetö bankasından aldığın imtiyazlı krediyle satın aldığın yalıya ve ‘’hizmet erlerinin devlette görev alması analarının ak sütü gibi helaldir.’’ gibi onlarca fetö propagandasına. Biz fetönün HSK’yi ele geçirmek ve akabinde kumpas davalarıyla siyaseti dizayn etmek istediği 2010 referandumunda 200 avukatla birlikte gazeteye ilan verip ‘’Hayır diyoruz’’ dedik, sen o zaman fetö terör örgütünün kurucusunun sümüklü mendillerini yalıyordun. ROK, sana attığın ahlaksızca iftiralar için 6 tane hukuk ve ceza davası açtım, hukuk devletinin gereği olarak hak arama özgürlüğümü kullandım. Çıkacak tazminatları da hayır kurumlarına bağışlayacağım. Belki istemeden de olsa alkol üreticileri dışında birilerine faydan olur...


 

-Şimdi gelelim Şamil Tayyar’a;

Artık sana “siz” demeyeceğim, çünkü saygıyı hak etmiyorsun ve mütekabiliyet esasıyla cevap vereceğim. Aslında sana cevap vermeyecektim Şamil Tayyar ama sen benim eşimi, 3 çocuğumu ve ağır hasta olan annemi ve ailemi ağlattın. Ailem benim kırmızı çizgimdir. Sana cevap veriyorum.

1) Geçen Rezan Epözdemir, cezaevinden bile iş bitiriyor diyordun, ben de bunu ispatla mesleği bırakırım dedim. Ses, seda yok. Şimdi bir adım ileri gidiyorum, bana cezaevindeyken herhangi bir dosya geldiyse ve ben bunu herhangi birine yönlendirdiysem, dünyanın en şerefsiz ve ahlaksız insanıyım ama aksi var ise, bunu iddia eden ve ispatlamayan şerefsiz, ahlaksız ve müfteridir. Bu iddian nedeniyle hukuki yollara başvurdum, ispatlamanı bekliyorum. Tabi tutukluyuz, 10 metrekare tek kişilik hücrede, meydanı boş buldun sallıyorsun Şamil!

2) Ben Nihat Özçelik’in hayatım boyunca avukatlığını yapmadım. Bana yaklaşık 1,5 yıl önce avukatı geldi, teklifte bulundu ama kabul etmedim. Hatta, stajdan beri yanımda olan, benim yetiştirdiğim, öncesinde ceza hukuku departmanımın başında olan Av. Tahsin Bilginer’i benimle çalışırken, ayartıp kandırdığı için üzülerek Tahsin’le çalışma ilişkimi sonlandırdım ve iş akdini üzülerek feshettim. Bu durum SGK kayıtlarıyla sabittir. Bu kadar emek verdiğim başarılı ve nitelikli bir ceza hukukçusunu, avukatı olarak ayarttığı için de kendisine çok kızgın ve öfkeliyim. Av. Tahsin Bilginer; 4,5 yıldır devam eden Yargıtay dosyasında duruşmalarına girdiği ve dosyaya çok vakıf olduğu için gözaltı sürecimde arattım ve 3 kişilik avukat ekibimize dahil ettim. Burada da kendisine açıkça şunu söyledim, o dosyaya vekalet sunup takip ederse yolları ayırırız aksi halde benim yargılandığım dosyada avukatım olarak çalışıyor. Benim ofisimde çalışmıyor, kendi ofisi var. Yargılandığım dosyadaki avukatlarımdan biri.

* Benim Nihat Özçelik’in vekaletini 5 milyon USD’ye aldığımı söylemişsiniz. Bunu benimle kişisel husumeti olan, gece 12’den sonra insanlara iftira atmayı alışkanlık haline getiren Burak Bekiroğlu isimli güvenilirliği ve akli melekeleri tartışılabilecek birisi size söylemiş. Bu iddia tamamen kurgu, hayal ürünü ve akla ziyan bir iddia.. Allah akıl ve fikir versin. Eğer bu iddia doğruysa, ben 5 milyon USD’ye Nihat Özçelik’in vekaletini aldıysam ve Habertürk veya herhangi bir yerde Nihat Özçelik’in adı bile bir kere ağzımdan çıktıysa haysiyetsiz, ahlaksız ve şerefsizim. Aksi halde bunu ispatlamayan şerefsiz, ahlaksız ve haysiyetsizdir. Bu konuda da sana dava açacağım.

Bunu geçmişte benzerlerini yaptığın gibi Nihat Özçelik üzerinden beni hedef göstermek ve haksız ve hukuka aykırı bir şekilde tutuklama kararını devam ettirmek için yapıyorsun, biliyorum ama hak arama özgürlüğümü hukuk devletinin gereği olarak kullanacağımı ve yargı önünde hesaplaşacağız.

Son olarak; Burak Bekiroğlu isimli müfterinin kişisel husumet ve menfaatlerine kendini kullandırıp araç olmak yerine; her fırsatta görüştüğün Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı makamını ara ve bu iddianı Sayın Başsavcılık makamına sor, ben teklifi reddetmiş miyim veya öfkeli miyim? Mutlaka Sayın Başsavcılıkta bu konuda bilgi vardır eğer orası seni teyit ediyorsa ben senden özür dileyeceğim ama ben teklifi reddetmişsem ve Nihat Özçelik’e avukatımı aldığı için kızgınsam İnşallah sen de bu erdemi gösterirsin ve artık kendini müfteri Burak Bekiroğlu’na kullandırtmazsın ve özür dilersin.

3) Aile bütünlüğümü hedef alan ve eşimi aldattığımı ima eden söylemlerine ise cevap vermeyi zül addederim. Bu konuda da hukuki yollara başvuracağım, ispatlamayan namerttir, bekliyorum. Bu magazinsel dürtüler ve sansasyonel iddialar sana Helin Avşar’dan miras kaldı galiba ama beni kendinle karıştırma Şamil Tayyar.

4) Aslında bir hukukçu olarak hiç bel altı vurmak istemiyorum, etik de bulmuyorum. Benim için bu konu kapanmıştı ama karşımda etik dışı yöntemleri benimseyen ve ahlaksızca iftiralarıyla seni kullanan bir Burak Bekiroğlu var. Bir daha benimle ilgili bu geceden itibaren ki genelde hepimizin vakıf olduğu bir motivasyonla gün içerisinde uysal, gece ise onlarca kişiye saldıran Burak Bekiroğlu bir kelime yazarsa, yakın zamanda tefecilikten gözaltına alınan ve adli kontrolle serbest bırakılan, bu trol saldırılarını organize edip finanse eden banka genel müdür yardımcısı M.A.’nın nasıl eşi adına şirket kurarak, kredi verdiği ve müşteri olan onlarca otele gayri ahlaki bir şekilde kozmetik ürünlerini sattığının ve proje finansmanı yaptığı taşınmaz projelerinde kendisi ve yakınlarına nasıl daireler aldığının belgelerini yollayacağım. Umarım hak, hukuk ve adalet adına bununla ilgili de bir değerlendirme yaparsın.

Ben bu defteri kapattım, bu konularla hiç ilgilenmiyorum, beni de ilgilendirmiyor, başkasının mutsuzluğunu mutluluk olarak addedemem. Benim için bu konu kapandı ama madem ki Burak Bekiroğlu mesleki faaliyetlerim üzerinden iftira ve karalama yapıyor, ben de gerçek bilgi ve belgelerle bu kozmetik şirketi rantını ortaya koyarım. Umarım müvekkilin seni son kez uyarır da işine gücüne bakarsın. Çünkü ben öyle yapıyorum. Aksi halde meşru müdafaa hakkımı kullanıp bunları tüm detaylarıyla yayınlayacağım.

5) Son olarak Şamil Tayyar, biz çok balık hafızalı bir toplum olduk. Sen bu ülkede hak, hukuk ve adaletten bahsedecek son kişilerden birisin. Bu konuda karnen ve repütasyonun hiç iyi değil. Biz hain darbe girişiminden hemen sonra NTV’de Mahmut Övür’ün de katıldığı bir yayında darbecileri lanetlerken, Fetönün kumpas dosyalarında ona dosyalarda mağdur vekillikleri yapıp Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hedef olurken, Fetönün 2010’da HSK’yı ele geçirip kumpas dosyalarıyla ülkeyi ve siyaseti dizayn etmek istediğini görüp 200 avukatla “Hayır” diyoruz diye gazeteye ilan verdik. (O günkü günlerde bu ilanı vermek için 3,5 kilo yürek gerekirdi.) Sen o sırada Fetönün yayın organı olan Taraf’ta avuçlarının içi patlarcasına alkışlıyor ve köşe yazılarıyla birlikte Fetöcü hainlerin kumpas davalarını kaleminle yüceltiyordun. İstiyorsan buraya birkaç örnekleme yapabilirim. Hal böyle iken; Ali Tatar’ın canına kıydığı o talihsiz günün ölüm yıl dönümünde, o günleri ve yazdıklarını düşün, nedamet getir, çünkü sen bu ülkede hak, hukuk ve adaletten bahsedecek son kişisin. Sen siyasetçisin, ben hukukçuyum, bana bulaşma ya da istersen bulaş ama bundan sonra eşim ve çocuklarım için ki “Allah hepimizin evlatlarını bağışlasın”, aynı şekilde meşru müdafaa hakkımı kullanıp mütekabiliyet esasıyla cevap vereceğim.


 


 

-Yirmi yıldır avukatlık yapıyorum.

Kolay dosyalarla, güçlü müvekkillerle, risksiz davalarla bir kariyer kurabilirdim.

Bunu seçmedim.

Bu ülkede bazı dosyalar vardır.

Girmek istemezsiniz.

Telefonlar susmaz, tehditler başlar, yalnız kalırsınız.

Münevver Karabulut davasında, Ahmet Minguzzi, Nazlı Sinem Erköseoğlu, Pınar Gültekin dosyasında, deprem davalarında gönüllü şekilde ve adını bile hatırlamadığınız daha birçok dosyada, ben tam da bu yüzden vardım.

Çünkü mağdurun yanında durmak, bazen her şeyin karşısında durmaktır.

Bugün ben de beş aydır tutukluyum. Hakkımda çok şey yazıldı, çok şey söylendi.

Ama şunu herkes bilsin isterim: Hayatım boyunca savunduğum tek şey, bir kişinin değil; hukukun kendisiydi. Hakkımdaki suçlamalarla alakalı:


 


 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *