HABERTÜRK'DE NELER YAŞANDIĞINI HİLAL KAPLAN AÇIKLADI!

Hilal Kaplan, Mehmet Akif Ersoy’un tutuklanmasının ardından yapılan “Habertürk laneti” benzetmesini reddederek, yaşananların mistik değil kurumsal bir çürümenin sonucu olduğunu savundu; geçmişteki açıklamalarının bir “işaret fişeği” olduğunu söyledi.

Sabah yazarı Hilal Kaplan, eski Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy'un tutuklanmasına kamuoyunda "Habertürk laneti" benzetmesi yapılmasına dair açıklama yaptı. Kaplan, Habertürk'ün canlı yayınına katıldığı günü hatırlatarak, "Bugün 'Habertürk laneti' gibi aksettirilen mistik bir durum yok yani. Orda yapısal bir çürüme durumu vardı ve sadece kamuoyu farkında değildi.O çürüme yıllar geçtikçe 'Bana bir şey olmaz' güveniyle daha da derinleşti maalesef. Konuşmam da buna işaret eden, basın tarihimizdeki bir işaret fişeğinden fazlası değildi. Bundan ötürü de benden intikam alınmaya çalışıldı, çok iftiralar atıldı. Karşılığını Rabbim’den beklerim" dedi.

Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla, uyuşturucu soruşturması kapsamında 9 Aralık'ta jandarma tarafından gözaltına alındı. "Uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırmak ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" iddiasıyla Ersoy'la birlikte kanalda çeşitli pozisyonlarda görev alan Ufuk Tetik, Elif Kılınç, Mahmut Göde, Mustafa Manaz, Gizem Aybaktı, Ebru Gülan ve Buse Öztay da gözaltına alındı.

Mehmet Akif Ersoy, Mustafa Manaz, Ufuk Tetik ve Ebru Gülan tutuklanırken, diğer dört şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

 

Mehmet Akif Ersoy'un tutuklanmasının ardından sosyal medyada kanalın eski çalışanların akıbeti hatırlatılarak "Habertürk laneti" benzetmesi yapıldı. Kaplan sosyal medya hesabından konuya ilişkin olarak paylaşım yaptı.

Hilal Kaplan'ın sosyal medya paylaşımı şu şekilde:

"Yaklaşık 6 yıl önce HaberTürk canlı yayınına bağlanmıştım. Bugün 'Habertürk laneti' gibi aksettirilen mistik bir durum yok yani. Orda yapısal bir çürüme durumu vardı ve sadece kamuoyu farkında değildi.

O çürüme yıllar geçtikçe 'Bana bir şey olmaz' güveniyle daha da derinleşti maalesef. Konuşmam da buna işaret eden, basın tarihimizdeki bir işaret fişeğinden fazlası değildi. Bundan ötürü de benden intikam alınmaya çalışıldı, çok iftiralar atıldı. Karşılığını Rabbim’den beklerim.

Esas başta Akın Gürlek olmak üzere son süreçte emeği geçen, emniyet yargı ve jandarmadaki isimsiz kahramanlara büyük teşekkür borçluyuz. Ve elbette sesi yüksek çıkmasa da bu düzene karşı çıkan kadınlar da bu sürecin onurlu bir parçasıdır.

Tetiklenen haset çukurları da sakin olsun, annemin sağlığı ve aile saadeti dışında hiçbir dünyalık beklentim yoktur. Bu minvalde dileyenlerden Sultânem annem için hususi dua rica ederim. Vesselam.."


 

İLGİLİ HABERLER